20 Haziran 2010 Pazar

Babam'a

Her erkek çocuğun hayatında mutlaka bir kahramanı vardır. Tıpkı benim de bir kahramanım olduğu gibi.
Sizin ulaşamayacağınız yerlere ulaşır, sizin yapamayacağınız şeyleri yapar, en büyük korkularınız onun için sadece bir eğitim malzemesi olur, O’nun yaptıklarını yapmak için belki bir ömür boyu uğraşırsınız ama hiçbir zaman O’nun yaptığı gibi yapamazsınız. Bir sihirbaz gibi sizin önünüzde duran engelleri kaldırır, tek bir hareketi ile yok eder engelleri, yollarınızı açar. Bazen size yol gösterir. Bazen sizin için çok doğru olan şeylerin yanlış olduğunu anlatır size. Siz her ne kadar söylediklerine kulak asmasanız bile, sonradan anlarsınız aslında ne kadar doğru ve sizin için faydalı bilgiler verdiğini. Bazen kızarsınız O’na. Sizin yaptıklarınızın tam tersini yaptığında. Ya da hayran olursunuz sizin yapamadıklarınızı anında yapabildiği için.
Küçükken sizin için ulaşılmazdır. Yanına girdiğinizde, sıcacık kollarında, dünyada hiçbir şeyden korkmaz olursunuz. Karanlıkta tuvalete gidemediğiniz zaman onu çağırır, hatta yanınızdan ayrılmaması için tuvalette sohbet etmek istediğinizi söyleyip, aslında ne kadar cesur olduğunuzu göstermek istersiniz. Duş alırken onu seyredip, O’nun gibi yıkanmaya çalışırsınız. O ne yapıyorsa aynısını yapmak için küçücük vücudunuzu şekilden şekle sokarsınız. O’nun yaptığı maketleri kırmak çok kolay gelse de, aynısını yapmanın ne kadar zor olduğunu yıllar sonra anlar, kendi yaptığınız maketlerin kırılmaması için onları cam dolaplara koyarsınız. O hangi sporu yapıyorsa O’nun yaptığı sporu yapıp daha başarılı olmaya çalışır, belki daha fazla çaba sarf edersiniz. Arkadaşlarınıza da O’nun ne kadar iyi bir sporcu olduğunu anlatıp hava atmaya çalışırsınız.
Biraz büyüyünce, O da sizinle büyür ama artık siz kendinizi ondan üstün görmeye başlarsınız. Daha hızlı koşabilir, daha yükseğe sıçrayabilir, O’nu kollarınızla sıkabilir ve kazanabilirsiniz. O’ndan daha fazla yemek yiyebilir, dünyayı O’ndan daha iyi tanıyıp, karşı cins hakkında daha fazla bilginiz olduğuna inanırsız. Siz artık dünyayı kurtaran Kahraman olursunuz. O ise sadece, belki bir yardımcı…
Aslında, O’nun görünmez kahramanlık yeteneklerini geliştirdiğini fark etmeden kendinizi dünyanın merkezine koyarsınız kendinizi. O ise her adımınızda sizinledir. Belli etmeden, sahiplenmeden, sadece sizi siz olarak görmek istemesinden kendi korkularını kendi içine atarak takip eder. Bir gün yere düştüğünüzde hemen yanı başınızda elini görürsünüz. Siz fark etmeden O her zaman yanı başınızdadır.
Bir sonraki adımda artık karşı cinsle ilgili konuşma zamanınız gelmiştir ama tek doğru bilgi eski kahramanınızdadır. Her ne kadar aranızda ergenliğin uçurumları olsa ve O bu konuları konuşmaktan çekinse bile, gene O’nun yardım elini hissedersiniz hayatınızda…
Bir gün kahramanınız hiç beklemediğiniz anda yanınızdan ayrılıverir. Sessizce, habersizce, aniden.
İşte o zaman anlarsınız aslında kahramanınızın değerini. Beraber geçiremediğiniz zamanın paha biçilemez olduğunu. Karşılıklı paylaşamadıklarınızın ne kadar fazla olduğunu. Sıcaklığının aslında her an yanınızda olduğunu anlarsınız, teninizde soğukluğu hissedince. Soğuk getirir aklınızı başınıza ve anlarsınız aslında kahramanınızı ne kadar çok sevip ne kadar çok özlediğinizi.
Çocuklarınız olduğunda onlara en az kendi kahramanınızın size sunduklarını sunmak için çabalar ve O’nun gibi bir Baba olmak istersiniz… Çocuklarınıza kendi kahramanınızın size verdiği mucizeleri yaşatmak istersiniz….
Umarım ben de çocuklarımın kahramanı olacak kadar çok mucize yaratabilirim….
Babalar gününüz hep babalarınız ile birlikte olsun…