8 Temmuz 2014 Salı

Kapılar üzerine kilitlenince….

Bugün, belki son zamanların en komik, hatta Laz fırkası olacak ama bir o kadar da öğretici bir şey yaşadım.

Kapılar üzerime kilitlendi… Hem de iki tanesi birden. Tam da özgürlüğün içerisinde, güneşin güzel batışını seyrederken.

Güneş battı… Kapı kilitli.
Kapıyı açacak olan da anahtarsız, dışarıdaki kapının dışında…..

Aynı hayatım gibi.
Aslinda harkulade bir hapishane gibi.
Bir tarafa bakinca, harika bir doğa ve gün batımı.
Diğer tarafta içerisi görünen ve senin olan evinin dışında kilitlisin.

Her ikisine de ulaşmak imkansız,
Güneş çok uzak ve sıcak ama inanılmaz çekici,
Evin içi yakın ama ulaşılamaz bir camın arkasında, senin olan.

Pek fazla seçenek kalmıyor aslında hayatta olduğu gibi,
Ya camı kıracaksın, o sevdiğin gün batımı camlardan yansırken, parçalayacaksın
Yada, sakince oturup çözümü kurgulayacaksın.

Hayat gibi yani….
Gördüğün güzel manzaraya ulaşmanı engelleyen binlerce şey varken, aradaki cam duvarları kırmak yada sakince cözüm bulmak.

Cam duvarları kırmak çok kolay bir çözüm gibi görünse bile galiba aslında en zor çözümü sunuyor. Bir kere cam duvarları kırdıktan sonra yerine sadece yenisi geliyor. Hem de senin kırmadan önce gördüğün manzaranın en küçük bir görüntüsü bile olmadan.

Peki ya sakince çözüm üretmek.

O da seni sadece, eğer bir daha da görebileceksen, aynı duvarın önünde bırakıyor ama gene de içeriye giremiyorsun….

Sadece bekliyorsun, duvar bir şekilde sana yol versin diye….

Bu aksam benim duvarım bana yol verdi. Girdim sevdiğim evime.
Çoğu zaman duvarları paramparça ettim ama bir daha göremedim aynı güzelliği…

Basit ama zor kararlarla hayatlarımızın duvarlarına yaklaşıyoruz.
Ya kırıyoruz yada hakikaten bize yol vermesine izin vermiyor ve beklemiyoruz….
Belki de hayat, bu duvarları nasıl aşmamız gerektiğini oğretiyor bizlere…
Hala aşmamız gereken duvarların, onlarca kapı ile üst üste kilitli olduğunu düşününce, daha cok duvar kırmadan çözüm bulmamız gerektiğini koyuyor önümüze…


Haftasonubabasi 

Hiç yorum yok: