4 Ocak 2010 Pazartesi

Bir Kadını Mutlu edebilmek....

Hakikaten bir kadını mutlu ettiğinizi düşündüğünüz oldu mu?

Evet der gibisiniz! İçinizden kendinize ,evet ‘ben mutlu ettim’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Peki neden bunu acıkça ve rahatlıkla söyleyemiyorsunuz? Korkuyormusunuz yoksa?

Sizin mutlu ettiğinizi düşündüğünüz kadın’ın aslında hiç de mutlu olamadığını ve aslında size sinirlendiğini ve hatta gülümserken içinden ciddi ciddi benim bu adamla ne işim var diye düşündüğünümü anladınız yoksa?

En zor şeydir bence bir kadını mutlu edebilmek. Bu güne kadar ne zaman bir kadını çok mutlu ettiğimi düşünsem, oldukça kısa bir süre içersinde kendimi kapının dışında buluyorum; yada ne zaman bir kadını hiç mutlu etmek istemesem ve hakikaten mutlu etmemek için elimden geleni yapsam, güzel bir birlikteliğim oluyor.

Sizinde mi hayatınızdaki mutlu ettiğiniz kadınlarla kısa ilişkileriniz, mutsuz ettiğinizi sandığınız kadından çocuklarınız oldu?

Biz galiba biraz sığ düşünür olduk. Bunu anlamak için oldukca fazla mutlu, ama kısa; mutsuz, ama uzun, ilişki ve bir kaç çocuğumun olması gerekti. Derin düşününce, ben bir kadını mutlu etme düşüncesinde hiç bir zaman başarılı olamayacağımı anladım.

Düşünsenize, beraber olduğunuz kadına özel bir gün hediyesi alacaksınız , para probleminiz yok, eşinizin çok istediği hediyeyi (pahalı olsa bile) biliyorsunuz. Yani işin aslı, bu sefer mutluluk oyununda 1-0 öndesiniz. Tamam cebiniz biraz yanacak ama en azından güvenli yolu seçip onun sizden bir süredir ima yolu ile istediğiniz hediyeyi alacaksınız ve doğum günü akşamınız hem iki taraf için mutlu hemde en azından bir kaç gün bilinçsizce, bir kadını mutlu etmenin verdiği haz ile geçecek. Süper bir senaryo değil mi?

Kendinizden o kadar eminsinizdir ki, olacakları bilmeden, kadını mutlu etme hareketinden önce küçük şaklabanlıklar bile yapabilecek kadar enayisinizdir.

Kadını mutlu etme anı geldiğinde, her ikinizde süslenmiş yaklaşmakta olan kutlama için artık neredeyse hazırsınızdır. Ona aldığınız hediye yerine şaka olarak aldığınız imitasyon ve dandik hediyeyi verirsiniz. Amaç, sonradan gelecek olan büyük hediyenin kadın üzerindeki mutluluğunu arttırmaktır.

Yüzünüzde ve vücudunuzda kendinize olan güvenin tüm etkilerini gösteren bir yaklaşım ile kadınınıza ilk hediyeyi uzatırsınız.......

Bundan sonra olacaklar için hiç pişmanlık duymayın çünkü kendi kuyunuzu kazdınız bile.. O imitasyon hediye elinizden bir kere eşinizin eline geçti ve dönüşü olmayan paket açılma işlemi başladı..

Önce kadının yüzündeki gülümseme donup kaldı, sonra kaşlar aşağıya düştü, hatta saç çevresinde bir iki renk değişimleri oldu ve beklen mutlu kadın cevabı geldi : Bende bu hediyeyi ne kadar zamandır isitiyordum. Çok düşüncelisin. Teşekkür ederim. (hayatınızda farkında olamadığınız nice mutluluk yalanından birisi söylendi bile.)

Siz hala kendinizden emin olarak asıl hediyeyi çıkartıp verdiğinizde zaten iş işten geçmiştir. Asıl sizin o küçük şakanız hediyenin maddi manevi değerini yerle bir ettiği ile kalmamış gibi, ne size yüzde bir gülümseme ne bir mutluluk ifadesi nede herhangi bir teşekkür olarak geri dönmüştür.

Siz kendinize göre yaptığınız küçük şaka ile kendi kuyunuzu kazmış bu şakanız hakikaten kaka olmuş ve telafisi için daha yüksek bütçeli bir şey almaya vicdanen itilmişşinizdir. Gece hiç bir zaman sizin istediğiniz gibi geçmemiş hatta her fırsatta sizi toplum içinde yere sokacak imalar yapılmış ve sizde kendinizi alkole vurmuşsunuzdur.

Buna benzer bir erkeğin kendine olan güveni ile bir kadını mutlu etme hikayeleri anlatılabilir ama hiç biri mutlu son ile bitmez.

Biz olaylara erkek gözü ile bakmaya alışmışızdır. Bizim için mutluluk çok basit, çok küçük ego tatminleri ile ulaşılabiliyor olsa bile, hiç bir zaman beynimiz kadınların beyinleri gibi karmaşık çalışamaz. Ne kadar çabalasak çabalayalım, belki sadece küçük mutluluklar vermeyi başarabiliriz, çünkü bizim için mutluluk veren çoğu şey, kadınlar için sadece anlamsız birer süreçtir. Egoları tatmin olmadıkca, yada şanslı azınlıkta değilseniz, kadınları mutlu etmeyi başaramazsınız...Siz kendinize göre kadınınızı mutlu edecek küçük yada büyük mutluluk oyunlarına devam edebilirsiniz ama bunca yaşanmışlıktan sonra, bir kadını mutlu etmeye çalışmaktansa mutlu bir erkek ve mutlu bir baba olarak yaşamak belki de en iyi seçimdir bizim için. Yeterki bizim mutlu olduğumuz anlarda, bizimle mutlu olan çocuklarımızı mutlu edelim ve kendi küçük mutluluklarımızı onlarla paylaşalım.

Bu yazıdan alınan kadınlar mutlaka çıkacaktır, lütfen yukarıda yazılanların, benim gözümden yorumlar olduğunu göz ardı etmeyin. Umarım sizin önünüze, bir erkek gözünden faklı bakan bir erkek çıkmış ve mutluluğu yaklamışsınızdır.....

haftasonubabası

1 yorum:

Jazz dedi ki...

Alınmadım ama üzüldüm adına...Kendi adıma da kadın olarak üzüldüğüm gibi..Ben de bir doğumgünü akşamı hatırlıyorum, bebek kızlarımı n'apıp yapıp uyutup, sakince bırakabileceğim ortamı hazırlamış, -kuaföre gitme adetim olsa onu da yapardım o gün-yıkanıp, saçları salmış, iki bezli bebeği olan bir anne vaziyetindeyken, kızlar yedirilip doyurulmuş, gece için süt bırakılmış, 2 tam sayfa talimat yazılmış, makyajımı yapmış hatta siyah kısa elbisemi giymiş- bunlar sizin için, cebi yakan hediye almanın bizim taraftan karşılığı sayılıyor sanırım- akşam yedide yorgun ama hazır ve heyecanla beklediğin adam, öğlen bilmem nerden okul arkadaşlarına rastlamış, 9 da zurna gibi sarhoş, "sen kimsin be kadın? ne istiyorsun benden?" diyerek eve girdiği zaman, al onu hediye için surat asan kadına ver...N'aparlardı acaba bir arada bu iki cinsin prototipi?..Ama gel gör ki, zaman, gözyaşı, bol bol içe dönüş yılları sonrasında ben erkekleri bu genelleme altında toplamıyorum..Evet, "cuk" oturabileceğim" birkaç adam ya sahipli, ya gay ya da "acayip kadın" tipinin etkisinden kurtulamamış, belki de hiç kurtulamayacak ruh hallerinde çıkmıştır karşıma ve evet hiçbir söz verilmeden, taviz olmadan başlayan, tabiri caizse "hıyar gibi" davranmaya çalışan adamlarla çok daha iyi giden ilişkiler olmuştur, çünkü onların "başına kalmayacağını" bilir insan..Senden evvel kaçacağını bilirsin savaş meydanından, sen de istediğin an kaçmak ta özgür hissedersin de ondandır o iyilik hali...Ammaaa, sahici kadın sahici bir adama yalan söylemez, idare etmek için takla atmaz, gerçek adam gerçek kadına "pahalı" hediyeler almak zorunluluğu hissetmez, gerek olmaz ki bunlara, onların arasında mutfakta yemek yaparken de, film seyrederken de hep gülümsemeye hazır, muzur bir ifade olur ve bırakın hediyenin önce sahtesini vermeyi,beter şaka yapsa adam, kadın arkasında tatlılık arar,bilir kötülük gelmeyeceğini..Çocuk tarafını anne anlayışıyla ,maço egosunu kadın yumuşaklığıyla, baba tarafını hayranlıkla, işine gücüne, sporuna düşkünlüğünü gençlik heyecanıyla seversin "sahici" ise adam...Biraz hırs ve isyan var bu yazıda belli ki ve tabii hayal kırıklığı, ben ce zamanla yumuşayacaktır bu kadar dolu bir isyan..Ben de sık sık çocuklarımın artniyetsiz sevgisi ile teselli bulup, artık başka şeye ihtiyacım yok diyorum isyanla ama o başka bişey...Kadın erkeğe lazım,erkek de kadına..İnsan insana lazım. Kendimize ne kadar yumuşak, affedici olabilirsek ki evet bu insanlar bizim seçimimizdi ama bu da demek değil ki hayat boyu bunun hem bizim hem de çocuklarımızın üzerinde ki vebalini taşımalıyız, olmaz..Her ilişki bir deneyim, herkes kendi yolunda öğrenmeye, olgunlaşmaya geliyor bence ve karşımıza çıkabilecek olanları bu kadar haksızca geçmişle yargılamamak lazım..Sahici kadınlar da var sahici adamlarda, karşılaşmaları an meselesi hep...Zamanlama ve karşılıklı hazır hissetmek önemli olan, öyle kendiliğinden olur ki sahicilerin karşılaşması da beraberliği de ve hatta gerekiyorsa ayrılması da..
Yazı sahibinden daha uzun yorum geldi bakın şu işe :-)
Sevgilerimle,
Jazz