1 Ocak 2010 Cuma

Nerede hata yaptım?

Bilmiyorum.

Aslında bu hepimizin vereceği bir cevap değil mi? Hiç birimiz, nerde hata yaptık bilemiyoruz. Bize göre, kendi gözümüzden baktığımız zaman, hiç hatalı bir şey gözükmüyor. Peki hiç hata yapmayıp mükemmel, hatasız bir ilişki, evlilik yaşadıysak neden şu anda yanımızda, hayatımız boyunca iyi günde, kötü günde ayrılmayacağımıza söz verdiğimiz kişi yok? Belki de biz bir yerde hata yapmışızdır ama suçu, genelleyip şimdi yanımızda olmayana atıyoruzdur!

Ben hata yapmadım.

Bu yazıyı okuyan bir kişi çıkıp da bana, ben hayatımda ve ilişkilerimde hiç hata yapmadım derse, onunla bire bir yüzleşip, ne kadar yalancı olduğunu yüzüne söylemek isterim. Yalan söylemek, sadece karşındaki insana yalan söylemek değildir. Kendine en büyük yalanı söylersin aslında. Hepimiz bir gün, bir yerde, bir hata yapıyoruz. Yaptığımızın hata olup olmadığını bile bilmiyoruz. Siz hiç sonucundan emin olduğunuz bir matematik probleminin çözümünün aslında tamamen yanlış olduğunu, tüm gidiş ve sonuca ulaşma şeklinizin doğru olduğu ama sadece daha koyduğunuz ilk virgülün yanlış yerde olduğunu sınav sonucundan öğrenmediniz mi? Ben bir(kaç) lise sınav çıkışında 2 ile 2 yi çarpıp 5 bulduğumu bağıra bağıra haykırdığımda, sonucun 4 olduğunu öz annem bile bana söyleyememişti.

Biz de ilişkilerimizde 2x2=5 diyoruz çoğu zaman. Çünkü hem sonuçtan, hem de aslında çok basit olan yöntemden emin oluyoruz. Çok seversek, çok seviliriz; daha çok çocuk yaparsak, daha mutlu oluruz; eşimize ne istediğini verirsek, o da bizim istediğimiz herşeyi bize verir; aile ne derse desin, bizim evde benim borum öter; ne olmuş aramızda bir iki şiddet içerikli tartışma olmuşsa, benim eşim değil mi?; eminim siz bu örnekleri kendi hayatınızda, kendi deneyimlerinizle çoğalttıkça çoğaltabilirsiniz.

Peki bunca haklılık içinde hiç mi hata yapmadınız? Doğru insanla mı hayatınızın en büyük yeminini, bir de onca şahit önünde attınız? Hiç hatasız ve mükemmel olarak...

Mükemmellik ve kusursuzluk sadece masallarda ve artık iyiden iyice içimize giren sanal karakterlerde olur. Aslında mükemmel olmadığınızı ya da kusursuz bir ilişkiniz olmadığını sadece ve sadece en yakınınızdakiler, problem artık çözülemez durumda olduğunda size söylerler.

‘Sana hiç yakışmıyordu’’Duyunca şok geçirdik ama sana söyleyemedik’(Düğünümde litrelerce şampanya içerken öyle düşünmüyordunuz herhalde!) Sana hiç yakıştırmamıştık. (Neden önce söylemediniz o zaman, benden bir menfaatiniz mi vardı?), Hareketleri senin yanında çok yavan duruyordu.(Bunları gördüğünüze göre siz de benim yanımda değil miydiniz?), Ailesi sana yakışmıyordu.( Bunu ben bile fark ettim ama ben ailesi ile evlenmiyorum ki! – Keşke biri bana ailesi ile evlendiğimi söyleseydi-), Herşeyi sen yaptın, onu kraliçe gibi yaşattın bak oldu mu şimdi ( Ahanda oldu, boşandık. Hem size ne, ben hayatımdaki en önemli kadını kraliçe gibi yaşatmış ya da yaşatmaya çalışmışsam), Herşeyini yok ettin, ona değer miydi, ne kızlar vardı hayatında seni krallar gibi yaşatacak. (Kim kral olmak istemez ki, ama kral olamadıysam sebebi benimle ilgili olabilir mi? Belki mazoist bir ruhum var). Bu örnekler gibi binlerce yorum binlerce neden verebilirler size.

Sonuç....

Şu anda tek başınıza ve şanslıysanız haftada bir iki gün görebildiğiniz aşk meyveleri vardır hayatınızda. Evet hata yaptık. Hatanın büyüklüğü, küçüklüğü değil sonucudur önemli olan ve bu sonucu anlayabilmek, bu sonuç ile başa çıkabilmek ve hatamızı cebimize koyup bir sıfır mağlup olduğumuzu kabul etmektir yapabileceğimiz. Hayat devam ediyor ve hergün bir şekilde bir yerde bir hata yapıyoruz, neden onları sırtımızda bir yük olarak taşımıyoruz da, sadece evlilik ve ilişkide yaptığımız hataları sırtımızda senelerce taşıyoruz.

Bırakın, hatalar oldu bitti bile, sırtınızdaki bu yükle daha fazla hata yapacağınızı ve bu seferki hataların bazıları sizden, siz bu hayattan göçene kadar yanınızda olacak olan çocuklarınızın hayatını etkileyecektir. Hatalarınızdan kurtulun ve çocuklarınızın daha az hata yapmaları için taşıdığınız yükün ağırlığı ile kuvvetlenmiş olan siz, onlara yardım edin. Kendi yüklerinizi onlara yüklemeyin. Bırakın onlar da hata yapsın ama yaparken bilsinler ki arkalarında daha yere düşmeden onları tutacak babaları var... Ve bunu onlara hissettirin. Otoriter değil ama kalbinizden hissettirin, onların hepsi bunu anlayacak kadar büyüdüler bile...

Haftasonubabası

2 yorum:

Jazz dedi ki...

İyi seneleeer herkese:-)

Bence hayatta "zamanlama" kadar üzerimizde etken bir faktör yok; seneler sonra aslında hata olduğunu gördüğümüz (belki ilişki başlarken de sürerken de için için bilip kendimize itiraf edemediğimiz- çünkü bu yenilgiyi kabul etmek olurdu) birlikteliklerin, kendimizi şu veya bu sebepten zayıf, hassas, yalnız, başka birine kızgın vs vs vs olduğumuz dönemlerimizde yakalandığımız tuzaklar olduğunu düşünüyorum ben..Sonra akış içinde, hele çocuklar da resme eklenince bu keyif ve dayanışma beraberliğinden çıkıp sürdürülmesi için çabalanan bir manevi savaş alanına dönüşüyor, genellikle de kuvvetli, adil, sevecen ve her bakımdan "olması gerektiği gibi" davranan taraf hırpalanıyor.
Çocuklarım daha küçük ama öylesine herşeyin farkındalar ki; onlara nasihat ettiğim tek şey var, ilişki ve arkadaş seçimlerinde: "Biri hakkında ilk ama gerçekten İLK - acaba? sorusu
içinize düştüğü anda uzaklaşın!" O ilk acaba, aslında sonradan olacakların, fikir ayrılıklarının, güç savaşlarının, eğitim ve yetirşme farklarının, bakış açısında ki değişikliklerin habercisidir, insan içinde ki sesi duyar ve hatta dinleme cesaretini gösterebilirse - bedeli bir süre yalnız olmak da olsa-, korkmadan, "hayır, bu bana uymaz" diyebilirse ancak doğru olana, boşluk bulursa gelecek olana yer açmış oluyor hayatında...Ve artık çok iyi biliyorum ki sadece sessizce yanyana oturmaktan keyif alacağımız,bir şarkı duyduğumuz da gözgöze gelip birbirimizin içini okuyabileceğimiz, çocukları aynen bizim yaklaşımımızla gören ve sevebilen, hayatımızda ki varlığından yanımızda değilken bile keyif alabileceğimiz, gurur duyabileceğimiz, bize yaşama sevinci akıtan biri hepimiz için olabilir, olacaktır. Neden daha azına razı olalım? Ben olmam artık, ne kendim için ne de çocuklarım için..Hayat kısacık ve mutluluk o kadar yakın ki, içimizde, onu görüp farkedecek biri de biryerlerde bekliyor..

Sevgilerimle
Jazz

wine dedi ki...

Hayatımdaki ilk erkek arkadaşımın çıkma teklifine bile evet demeden önce anneme ve abime sordum : ne dersiniz??? sizce nasıl? bu hayatım boyunca böyle devam etti. Çünkü her zaman doğru olanı yapmaya çalışıyordum. Anneciğimin hayat boyu bana söylediği: canım ben 40 yaşında bir kadınım sana evet veya hayır dersem bu 40 yaşındaki bir kadının kararı olur ve nerde doğru nerde yanlış yaptığı anlıyamazsın derdi. Her seferinde küçük bir ima veya bakışla ne düşündüğünü anlamama yardımcı olurdu. Canım abimde öyle, sadece 1 kere yok bu adam yaramaz dedi ve ben onun yokluğunda o yaramaz adamla gezdim ve yaramadığını öğrendim :( Her seferinde bir şekilde dışardan bakanların hisleri daha doğru olabiliyor ama bizlerin duygularını kimse anlayamaz o yüzden her çocuk gibi düşe kalka bazen kafa göz yararak büyümeliyiz :)) Başkaları size yanlış olduğunu, size ne ailesinin nede o kişinin yakışmadığını söylemeye çalıştıkları zaman genelde siz ya onlar ile bu konuyu konuşmamak için çeşitli manevralarla konuyu kaparsınız yahutda size doğruyu anlatmaya çalışanı dışlarsınız. O nerden bile bilir ki aşık olan benim!!! Neyse Sonuçta hepimiz hatalar yaptık, hislerimizi dinlemedik. Beni istemeye gelmelerinden 10 dakika öncesine kadar hıçkıra hıçkıra ağlayarak :ya ben aldatırsam ??? dediniz. ama bugüne kadar kimseyi aldatmadın ki niye onu aldatasın??? His işte nerden ve neden böyle bir şey dediğini bazen siz bile bilemezsiniz. Bazen hislerimizin doğru olduğunu bilsek bile inşallah yanılıyorumdur dersiniz. Sonuçta hepimiz hatalar yaptık, bundan sonra cocuklarımızın daha doğru ilişkiler yaşayabilmeleri için sadece onlara biraz daha fazla hislerine dikkat etmelerini ve esasında hepimizin yaşlanırken , sevişirken, kavga ederken, ağlarken, kitap okurken, dans ederken , en kötü günlerimizde, paralıyken ve parasızken zevk alıp konuşabildiğimiz insanlara ihtiyacımız olduğunu anlatmalıyız. Hem en iyi dostumuz hemde sevgilimiz olabilecek kişileri bulmalıyız. Neden olmasın??? Bir yerlerde varlar sadece onlarda bizleri bekliyorlar. Mutlu ve aşk dolu yeni yıllar hepimizin olsun :)))