7 Ocak 2010 Perşembe

Hayallerimizi ne zaman kaybettik?

Bir sabah uyandığınız zaman, hiç bir hayalinizin kalmadığı, yada tüm hayallerinizi gerçekleştirip, bir anda hepsinin yok olduğunu gördüğünüz bir gününüz oldu mu?

Benim oldu...Malesef.

İşin güzel tarafından bakmak gerekirse, ben hayallerimin tümünü gerçekleştirdiğim zaman, tüm hayallerimin yıkıldığına ve sadece bir kaç gün içinde hepsinin yok olduğunu gördüm. Belki, çok şanslıyım çünkü hayat her seferinde bir öncesinden daha güzelini verip, kayıp etmiş olduğum hayallerin yerine yenilerini koymam için bana yardım ediyor. Size de bu yardımın geldiğini düşünüyorum. Peki siz gelen yardımları kabul ediyormusunuz?

Çok mutlu bir aile içinde büyüdüm. Bazen gerçek dışı olabilecek kadar güzel bir çocukluk ve hatta gençlik hayatı yaşadım. Yaşadığım zamana göre, bir çok insan için hayal olabilecek imkanlar, ailem sayesinde zaten önümde duruyordu. Her birinden, sadece ben değil, etrafımda bulunan herkez ile beraber faydalandık. Çok eğlendik, çok güldük, çok spor yaptık. Mahallece desem pek de abartmış sayılmam. (mahalleden, faydalanmadım diyen çıkarsa, sadece istemedikleri için faydalanamamışlardır diyebilirim).

Bütün bu hayalin içinde yaşarken, bir sabah uyandığımda, bunların hiç birisinin olmadığını gördüm. Üzüntü, desem üzüntü değil, hayal kırıklığı, desem hayal kırıklığı değildi olan. Sadece, o anda elimde ne olan ne varsa, hepsi buharlaşmıştı. Arkadaşlarımın dışında.

Sonra hayal kurmaya başladım. Benim hayallerimi. İçimde yaşayan ve olacağına en az adım kadar emin olduğum hayalleri. Her birini bir sayfaya cizdim, elimden geldiğince. Çok olmadı. Belki beş, altı sayfa kadar. Kara kalemdi hepsi. Elimde kalan, bir tek o kalemdi gerçi. Her çizdiğimde, mutluluk çizdim. Her kağıda dokunduğumda, hayata nasıl bağlı olduğumu, kesilemeyecek, kopartılamayacak kadar güclü bağları cizdim. Sadece beş sayfaya. Bu güne kadar yaşadığım hayatı çizdiğimi fark etmiş olsam, daha fazla çizermişim. Hayal işte. Geldiği kadar çizebiliyor, yada hayal edebiliyor insan.

Gün geldi, devran döndü. Aradan geçen yaklaşık yirmi küsür yıl sonra geriye bakınca gördüm. Çizdiğim, hayal ettiğim her şeyi, evlilik, ev, araba, spor, çocuklarım, seyyahatlerim, aşkım ve en önemlisi arkadaşlarımı yaşamışım ve yaşıyorum. Şanslıyım.

Gerçekleştiremediğim yada yarım kalan ne kaldı diye düşünüyorum.

Hayallerin sınırı varmıdır? Yada hayallerimizi yeterince uzun mu tutmadık? İstediğim herşeyi gerçekleştirmişken neden, hepsi bir gün, bilemediniz en fazla bir hafta içinde çöküp, geri dönülemez şekilde yok oluverdiler.

Yeterince uzun vadeli hayal kurmayı başaramadığım için olabilirmiydi? Yada, hayallerimizi gerçekleştiriken, almamız gerektiği hazzı yada bize gelen sinyalleri alamamak?

Peki hayallerimin ne olduğunu, onları gerçekleştirken, hayallerimi unutmak olabilirmiydi? Hayallerimizi gerçekleştirmeye çalışırken, acaba bambaşka birilerinin hayallerinin aracı mı olduk?

Hayallerimizi ne zaman kaybettik?

Yeni hayaller ve yeni gelecek yaratacak güce sahip olduğumu ve onu şimdiden yarattığımı biliyorum. (Dedim ya, ben şanslıyım). Sadece bu sefer hayallerimi sonsuza kadar sürdürmeyi öğrendim galiba.....

Bu sefer, hayallerimin içinde çocuklarımda var... Kurabildiğim kadar hayal kurup, bu sefer onları unutmamayı kendime hatırlatacağım...

Haftasonubabası.

1 yorum:

SLV dedi ki...

"Gerçek aşksa birden fazla kişiye aynı anda duyulmaz" diyecektim ki...senin aşktan da üstün birşeyden bahsettiğini fark ettim.Ne mutlu çocuklar ki onlar, senin gibi sevgi dolu bir babaları var..
Çok çabuk büyüyorlar valla, keyfini çıkart. Ama ne kadar büyüseler, sevgi görmüş çocuklar da bir başka oluyor...